11 Şubat 2010 Perşembe

Cilt Bakımı - 2

Bugün ailemizin çılgın ve güzel kadınlarının bir kısmı bende toplandı. Sohbet şahane, çay masası bahaneydi kısacası. Gene matriks düzeninde çarpraz ateş sohbetlerimizi yaptık. Nedir "matriks düzeni çapraz ateş" diyeceksiniz? Kısaca özetleyeyim: Farklı gruplar farklı şeyler konuşur tartışırken birbirlerinin konusuna müdahil olup pivot olarak konuşmaya girip çıkanlar olunca ancak matriks ile çözümleyebileceğiniz bir çapraşık sohbet düzeni oluşur. Bu esnada yeni konu başlıkları açılabilir ve sohbet grupları mobil olarak ve kendi sohbetlerini geride bırakmaksızın birbirleriyle konuşmaya devam ederler. Bu özellik ailemdeki tüm kadınların doğuştan sahip olduğu genetik bir yetenektir.
Okurken bile nefesiniz kesildi değil mi? Aileye giren damatları bir düşünün :))))
Annemin kuzenleri cilt bakımı ile ilgili yazımı çok beğendiklerini söylediler. Hatta kremi hazırlamak için alınacaklar listelerine malzemeleri yazmışlar bile. Ben de bundan cesaret alıp annemin başlıca güzellik sırlarından birini daha sizlerle paylaşmaya karar verdim.. Kil Mucizesini :)
Annem, her zaman, cilt güzelliğinin düzgün beslenme ile birebir alâkalı olduğunu söylerdi. Düzenli olarak çiğ sebze ve meyve tüketen bir insanın cildinin güzel ve pürüzsüz olacağını hatırlatırdı bize hep.
Örneğin; kız kardeşim ve ben ergenlik dönemimizde çok fazla sivilce sorunu yaşamadık. Ayda bir ya da iki defa o da biri söndükten sonra diğeri çıkacak şekilde sivilce olurdu yüzümüzde.. Çok sonraları bu mucizenin sebebinin, annemin bizlere öğlen arası için hazırladığı sandviçlerin yanına bir salatalık, bir havuç ve bir de elma koymasından kaynaklandığını anladım. Tespitimi doğrulamak için anneme sordum. Gülümsedi ve "E, heralde kuzum" dedi :) EVREKA!!
Salatalığın cilt için ne kadar yararlı olduğunu sağır sultan bile biliyor artık. İster yiyin, ister yüzünüze sürün.. Her şeyi faydalı meredin..
İşte bizim o ergenlik dönemlerimizde, annem cildimize ayda bir de olsa maske yapmamızın gözenekleri açacağını ve cildimize nefes aldıracağını da öğütlemişti. Maske dediysem kastettiğim pahalı kozmetik markaları filan değil.. Anadolu topraklarında bulunan bir cins kilden bahsediyorum.
Ekibinde çalışanlardan biri, memleketi olan Sivas'tan gri-yeşil renkli, çakıl taşına benzeyen bir cins kil getirirdi. Çamlıcanın üç gülü (annem, kız kardeşim, ben) ayda bir pazar günü cilt bakımı yapar, yüzümüzde maske ile evde dolaşıp birbirimizin haline gülüşürdük...
Halen ayda bir defa yüzüme bu kili uyguluyorum. Her seferinde aynada kendime muzip yüz şekilleri yapmayı da ihmal etmiyorum :))
Bu kili nerede bulacağınızı aktarlardan sorarak öğrenebilirsiniz. Bulduktan sonra da aşağıdaki gibi uygulamanız yeterli:
Sivas'tan kil
Küçük bir iki parça kil yüzünüz için yeterli. Bu parçaları elinize alıp ıslatarak ezin. Yumuşayan kili yüzünüze (göz çevresi ve dudaklarınız hariç) sürüp yarım saat bekleyin. Yarım saat sonra kuruyan kili ılık suyla yıkayıp çıkartın. Havluyla hafifçe kurulayıp, buğday yağıyla yüzünüzü nemlendirin. Cildinizin nefes aldığını ve rahatladığını hissedeceksiniz..
Sevgiyle,
Annesinin kızı

2 yorum:

  1. Bizim bi akrabamız getirdi bu kilden. Banyodan önce kullandım memnun oldum. cildimi sıkılaştırdı sanki. öyle hissettim. Doğrumudur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ben de kullanırken benzer bir sıkılaşma hissettim. Dünya parası anti-aging kremlerine kıyasla çok da ucuz.

      Sevgiler,

      Sil