13 Aralık 2013 Cuma

Anne olmak..

Canım annemin 4. sene-i devriyesi idi geçen cumartesi günü.. Sabaha karşı rüyamda onu hastanede sargılar içinde gördüm.. Kurtulacaksın anne, dedim rüyamda. Dua ettim.. Sonra bilincim devreye girdi ve bana annemin çoktaan öldüğünü hatırlattı rüyamda. Ağlayarak uyandım. 

Oysaki sadece 4 yıl önce o pazartesi günü sabahın erken saatlerdinde güzeller güzeli anneme yiyebilmesi için bebek maması ve eczanelerden o zaman piyasadan yeni kalkmış olan tefor ilacını ararken kendime "atlatacağız. bunu da yeneceğiz.. daha çok güzel günler var" diyip durmuştum.. 

Bazı şeyleri anlamak mümkün değil.. 

Öldüğü gün (arkadaşlarının değişiyle şeb-i arusu yani Yüce Yaradan'ına kavuştuğu gün) bir küçük kavanoz bebek maması yedirmiştim ona en son. Ne onu unutabiliyorum, ne de ölmeden önceki gece yanağıma dokunup "sizin gibi evlatlarım olduğu için çok mutluyum. dilerim Allah'tan sizin de böyle hayırlı evlatlarınız olur" dediğini unutabiliyorum.. 

Sesi ve kokusu uzaklaşsa da zihnimden ve hatıralarımdan, elinin yanağıma değdiği zamanki sıcaklığı ve yumuşaklığı hala capcanlı hatırımda.

Ona "Dünyada 2 tane aşkım var anne" demiştim o gece. "Biri sen. Diğeri kocam". "Bir üçüncü aşkın daha olacak" demişti bana. "O geldiği zaman ne ben, ne de eşin artık o kadar önemli olmayacağız".

Dediği gibi de oldu. Bebeğimi gördüğüm ilk andan beri ondan daha önemli hiç kimse yok yer yüzünde. Ne biricik aşkım olan eşim.. Ne kız kardeşim.. Ne de ailem ve dostlarım.. Herkes birden 2. - 3. sıraya düşüverdi. Ben dahil..

Detaylarını başka bir yazıda anlatacağım zor erken doğum ve yoğun bakım sürecinde bir kez bile lohusa olduğumu düşünmedim. Aşkların en güzeli  o minicik bedenin hayata tutunması için her gün iki defa yoğun bakıma gittim geldim. Saatlerce ufak ve rahatsız bir tabure üzerinde oturdum.. Oğlumla konuştum. Ona sevenlerinin mesajlarını ilettim. Ona şarkı söyledim.. Sesimi tanıması.. Kendini güvende hissetmesi için..

İlk haftalarda çok ama çok zorlanarak ve eşimin yardımına rağmen merdiven çıkmak dakikalarca sürüyordu.. Taburede oturmaktan dikişlerim gerilip ağrısı dayanılmaz hal alıyordu. Ama sırf yanında olabilmek için gıkım çıkmadan tam 38 gün boyunca gidip geldim. Ne şikayet ettim, ne de yorgun düştüm. Her gece 2 saatte bir süt sağdım. Dolapta birikenleri hastaneye taşıdım. Ona sağlayabileceğim şeyler bunlardan ibaretti. Süt vermek ve hergün günde 2 kez yanında olup onunla konuşmak, küvezin içinden o minik eline dokunmak..

Bir çok anlamda ve bir çok cephede çok zor zamanlardı.. 

Hiç bir şey, hiç bir zaman kolay değildir. Anne olmak ise hiç bir şeye benzemeyecek kadar zor. 

Kimliğinizin eridiği, yok olduğu, benden önce o dediğiniz bir yaşam... Muhakkak ki ilerleyen yıllarla birlikte insan tekrar kendini buluyor. Ama ilk seneler.. Hele ki ilk aylar...

Kimi günler delirmek işten değil..  Sırf bu  yüzden keşke işi bırakmamış olsaydım dediğim zamanlar oldu inanın bana.. Ev işi, bebeğin ihtiyaçları, vb tek başına omuzlamak çok zor ama fiziksel yorgunluk hiç bir şey. 

Fakat,  beyninizin sadece ve sadece tek bir şeye odaklanması ve onun içinde eriyip yok olması kadar ağır ve zor bir şey olamaz..

Çok sevdiğim bir arkadaşım sırf bebeğimle daha sağlıklı ilgilenebileyim diyerek işe başladı tekrar geçenlerde.. Önceleri anlamamıştım onu. Ama bugün ne demek istediğini çok iyi biliyorum.

Biricik bebeğimin bana şimdi ihtiyacı var diyerek sabrediyorsunuz gönüllü olarak.. Severek ve isteyerek.. Ama bazen film kopuyor. Ben kimim bilmiyorum, diyorsunuz. 

İşte o noktada muhakkak içinizi dökeceğiniz biri olsun yanınızda.. Yoksa kendinizi ruhsal olarak hırpalarsınız. Ve bu bebeğinize de yansır.. İyi olmaz..

Bir saatliğine de olsa bebeği güvendiğiniz birine emanet edin ve  yürüyün. Tempolu bir şekilde.. Sanki toplantıya geç kalmışcasına.. Bir saatliğine bir birey olmayı hatırlatın kendinize. Hıçkıra hıçkıra ağlayın.. Bir bardak çay ısmarlayın kendinize. Bir külah dondurma yiyin..

Hiç kimseniz yoksa eğer komşunuza geçin. O bebeği oyalarken ağlayın.. Bırakın sizi teselli etsin..

Sakinleştiğinizde ve tekrar nefes almaya başladığınızda yavrunuzun kokusunu arıyorsunuz gene.. Her şeye yetecek gücü tekrar buluyorsunuz, çok şükür..

Ben de bebeğim eve geldiğinden beri tam dört kez delirecek raddeye geldim...Sekiz ayda 4 kez... 

En zoru bugünkü idi. 

Bir haftadır sürekli huysuz oğlum. Sürekli ağlamaklı. İnanılmaz hareketli.. Bir an yerinde durmuyor.. 

Ben ise pazartesi günkü şiddetli lodostan beri migrenden mustaribim. Bir artıyor. Bir azalıyor. 

Bebeğim ne uyuyor, ne uyutuyor. Bir haftadır kendime keşke her sabah işe gitsem de kafamı boşaltabilsem diyip duruyorum. 

Her gün aynı.. Her şey aynı.. Tekrar ve tekrar ve tekrar..

İşte bugün eşim oğlumuzu sakinleştirmeye çalışırken üzerimi giydim, cep telefonumu evde bırakıp ağlayarak evden çıktım. Eriyip gitmişim gibi bir his geldi çöktü üzerime.. 

Yokmuşum gibi.. 

Geçici olduğunu bilmeme, mantığım ufak bir tükenmişlik sendromu yaşadığımı söylemesine rağmen duygularımı kontrol edemediğimden kendimi yollara vurdum.. 

Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm.. Dua ettim ve yürüdüm.. Yürüdüm ve dua ettim.. Sonra bir yerde oturup salep içtim. Boş boş etrafa bakınarak..

İyi miydim?  Hayır.. Ama idare edecek kadar benzin koydum depoya.. Bir kaç ay daha götürecektir beni..

Nihayetinde bir saat sonra eve döndüm. Annesine ihtiyacı olan o minik ellere.. O en içten, en sıcak, en bencillikten uzak, en samimi gülümsemeye.. Küçük kedimin o mis kokusuna.. Çınlayan cıvıltılı sesine.. 

Çünkü kimse ondan daha öncelikli değil. 

Ben de bu kendime ait önem sırasında ikincil kişiyim.. Bunu kimsenin değiştirmeye gücü yetmez.. Öncelik sadece ve sadece bebeğimin.. 

Demem o ki.. 

Anne olmak.. Hiç bir şey ile kıyaslanabilecek bir şey değil.. Hiç bir şeye benzemiyor. Hiç bir şey ile anlatılamaz.. 

O yüzden kimse anlamıyor. 

O yüzden kimse anlatamıyor. 

O yüzden anneler hep "anne olunca anlarsın" diyor da başka bir şey diyemiyor.

O yüzden cennet annelerin ayakları altında.. 

O yüzden ana gibi yar olmaz. 

Ağlarsa analar ağlar, gerisi yalan ağlar.

Aziz Nesin'in çok güzel bir sözünü okudum geçen hafta sonu gazetede..  Şöyle diyordu: 

"Hiç kimse seni annen gibi sevmez.Senin için baban gibi endişelenmez."

Çok doğru.. Bugün annemi daha iyi anlıyorum.  Doğrusu, yanlışı, günahı ve sevabıyla onu daha güçlü, daha doğru seviyorum.

Canım Annem.. Nurlar içinde ol hep.. Sen bir tanesin..


Annesinin kızı.. Oğlunun annesi..